Erken çocukluk dönemi, özellikle de yaşamın ilk beş yılı, beyin gelişiminin en hızlı olduğu dönemdir. Bu dönemde fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimin temelleri atılır. İnsan için bu kadar önemli olan bir dönemde gelişimin olumsuz etkilenmesi ya da gelişimsel risklerin olması kişinin hayatını önemli derecede etkiler. Bu nedenle özel gereksinimi olan çocukların erken teşhisi, tanılanması ve sonrasında özel eğitime başlaması oldukça önemlidir.
Çocuk sahibi olmak birçok anne baba için oldukça heyecan verici bir deneyimdir. Ne kadar yeni ve farklı bir deneyim olsa da anne babaların çocuk gelişimiyle ilgili farkındalıklarının yüksek olması gerekmektedir. Yeni doğmuş bir bebeğin gelişiminde bir olumsuzluk olduğu ilk bakışta veya rutin testlerde anlaşılmayabilir. Ebeveynler iyi birer gözlemci olmalı ve çocuklarında gelişimsel olumsuzluklar varsa vakit kaybetmeden ilgili sağlık kuruluşuna giderek tanılamasını yaptırmalıdır. Teşhis ve tanılama sürecinden sonra özel eğitim süreci başlayabilmektedir. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki uzmanlar (özel eğitim öğretmeni, dil ve konuşma terapisti, odyolog, psikolog vb.) eğitim sürecine aileyi de dahil ederek çalışmalarını sürdürürler. Aileler çocuklarının engeli, gelişimi ve eğitimi hakkında detaylı bir eğitimden geçmeli ve psikolojik olarak da desteklenmelidir. Aile eğitimi ebeveynlerin üzerindeki stresi azaltır ve böylelikle ebeveynler çocuklarının gelişimine daha fazla katkı sağlayabilirler.
Erken müdahalede çocuğun tanısına ve ihtiyacına yönelik olarak bireysel bir program hazırlanır. Burada amaç zihinsel beceriler, kaba/ince motor becerileri, alıcı/ifade edici dil becerileri, duyguları ve davranışları kontrol edebilme becerilerindeki yetersizliği en aza indirmektir. Böylelikle çocuğun ilerleyen dönemlerde yaşaması muhtemel zorluklar en aza indirilmiş olur.